İnsanlar, sığır, koyun, keçi, domuz ve tavuk gibi çiftlik hayvanlarını ilk çağlarda
evcilleştirmiştir. Tavşanın evcilleştirilmesi ise son 1000 yıllık dönemden fazla değildir.
Güney Avrupa ve Kuzey Afrikanın bilinen yabani tavşanı Oryctolagus cuniculus’a M.Ö.
1000 yıllannda İspanya kıyılarında rastlanmıştır. Romalılar döneminde tavşan oyun
hayvanı olarak tanınmış, bu dönemde henüz evcilleştirilmemiş, M.Ö. 16 -27 yılları
arasında taş duvarlarda ve parklarda bulunan resimlerden tavşanın yabani olarak
avlanmada kullanıldığı ortaya çıkarılmıştır. Daha sonralan değişik ülkelerde tavşanın av
hayvanı ve değişik inançlara kaynak olarak tanındığına ait kanıtlar bulunmaktadır. 16.
yüzyıldan itibaren değişik tavşan ırkları tanınmaya başlamış ve kayıtlı ırkların kontrolü
gerçekleştirilmiştir. 16. Yüzyılda Fransa, İtalya, Finlandiya ve İngiltere'de tavşan
yetiştiriciliği hızla yayılmaya başlanmıştır. 1595 yılında tarımsal uğraş içerisinde grikahverengi (yabani), beyaz, siyah, siyah - beyaz ve Kül grisi tavşanlar tanınmıştır. 1906
yılında Oliver ve Serres tavşanları yabani, yarı yabani ve evcil tavşanlar olmak üzere üç TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
grupta sınıflandırmışlardır. Evcil tavşanlar bu dönemde duvarla çevrilmiş alanlarda veya
parmaklıklar arasında yetiştirilmiş ve evcilleştirilmişlerdir.
19. yüzyılın başlarında tavşan yetiştiriciliği Batı Avrupa'da yayılmaya başlamıştır. Bu
dönemde, Avrupanın dünyaya açılması döneminde değişik ülkelere tavşanın dağılmaya
başladığı görülmüştür. Bu ülkelerden en önemlileri Yeni Zelanda ve Avustralya'dır.
Avrupada yetiştinciler et ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla iri cüsseli, iyi gelişen fakat fazla
döl vermeyen tavşanları yetiştirmeyi tercih etmişlerdir. Tavşanlar, tavukların barındırıldığı
yarı açık kümeslerde barındırılmışlardır. Üremeleri ekstansif bır yapı göstermiş, yılda 2-3
doğum yeterli görülmüştür.
Günümüze kadar tavşanın kürk ve yün verimleri ortaya çıkmış, bunlardan ekonomik
düzeyde gelir elde edilebileceği belirlenmiştir. Bu amaçla özellikle Fransada Şamapanya
ırkı, diğer bazı ülkelerde ise Rex ırkı kürk verimi yönünde tanınmış ırklar arasında yer
almıştır. 19. yüzyılın sonlarıyla 20 yüzyılın başlangıcında yapılan seleksiyon çalışmaları,
hayvanların uygun çevre faktörlerinde yetiştirilmeleri , ırkların çoğaltılması ve
mutasyonlar sayesinde tavşanlarda döl veriminde artışlar sağlanmıştır. Üreticiler
yetiştirme derneklerini oluşturmuşlar, yetiştirme tekniklerinde ilerlemeler sağlanmış ve
barınak içi hijyen şartları düzeltilmiştir.
Yetiştircilikte uygulanan standartlar, her bir ergin tavşanın erkek-dişi ayrı bölmede
yetiştirilmesi şeklinde değiştirilmiş, kanibalizm ortadan kaldırılmıştır. Besi amaçlı genç
tavşanlar birlikte yetiştirilebilmiş, bu durumda erkeklerin kastre edilmeleri daha iyi
sonuçlar vermiştir. Önceki yüzyılda olduğu gibi besleme aynı şekilde yeşil otlar ve taneli
yemlere bağlı olarak devam etmiş, besleme ile ilgili temel kriterler ortaya konulmaya
başlanmıştır. İkinci dünya savaşı boyunca Avrupa'dan Japonya'ya kadar olan bölgelerde
ortaya çıkan et yetersizliği döneminde tavşan üretimi ekstansif koşullarda devam
etmiştir.
1950'lerde, Kuzey Avrupa ülkelerinde ve Japonya'da diğer etlerin daha uygun olduğunun
kabul edilmeye başlanmasıyla tavşan eti üretiminde ani bir düşüş görülmüş, özellikle bu
dönemde Güney Yarımküreden getirilen dondurulmuş sığır eti, üretimin düşmesinde en
büyük etken olmuştur. Fakat insanları tavşan etini tanıyan Latin Avrupa ülkelerinde
özellikle de Fransa'da tavşan üretimi bu dönemde de yaygınlığını sürdürmüştür.
1950'lerin sonlarında Yeni Zellanda tavşanları A.B.D.'den getirilerek çok katlı tel
kafeslerde ve besin maddelerince dengelenmiş pelet yemlerle Fransa ve İtalya'da yoğun
bır miktarda üretilmeye başlanmıştır.
Aynı dönemde, o güne kadar bilinmeyen ve üretim teknikleriyle ortaya çıkan bazı
hastalıklar (enteritis, solunum rahatsızlıkları) yayılmıştır.
Bu yeni teknikler, Kuzey İtalya ve Fransa'ya göre daha uygun iklim özelliklerine sahip
olan Kaliforniya'da daha kolay uygulanmış, burada üretimde karşılaşılan hataların
düzeltilmesıyle yeni üretim teknikleri hızlı bir yayılma imkanı bulmuştur. Özellikle açık
barınakların kapalı olarak inşa edilmeye başlanması en önemli ilerlemelerdendir.
Kafeslerin temizlenmesi ve yeşil yemlerin kafeste kuruması ile ilgili sorunların çözümü
zaman almıştır. Birçok üretici kendi üretim birimlerinde değişik sistemleri deneme
uygulamalarına girmişlerdir. 1960' ların sonları ile 1970' lerin başlarında yapılan
çalışmalarla sütten kesim yaşı 8 haftadan 4 haftaya kadar düşürülmüştür. Doğumdan
sonraki çiftleştirmeler sütten kesim öncesi çiftleştirmelerle değiştirilmıştir.
Aynı dönemde Yeni Zellanda ırkı ile bu ırkın birçok özellikler bakımından benzeri olan
Kaliforniya tavşanları yayılmıştır. Geleneksel üretimde kullanılan Avrupa tavşan ırklarında
(Burgundy Fawn, Şampanya, Büyük Flemish, Beyaz Termonde, İri Alman ve Ispanyol, İri TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Şinşilla) azalma görülmüştür. Bunda en büyük etken, bu ırkların ergin olarak kafeslerde
barındınlamayacak kadar iri cüsseli olmaları ve Beyaz Yeni Zellanda ve Kaliforniya ırkları
gibi kafeste yetiştiriciliğe adapte olamamalarıdır.
Fransız ve İtalyan üreticiler ilk olarak Beyaz Yeni Zellanda ve Kaliforniya tavşanlarının
İngiltere'den ithal etmeye çalışmışlardır. Fransa'da, bu iki ırkın kombinasyonu ile
geliştirilmiş özel verim yeteneğine sahip hibrit soyları üretilmiştir. 197O'lerin sonlarında,
bu hıbrit ebeveyn soyları melezlenmek suretiyle Fransa'dan İtalya, İspanya, Belçika ve
Almanya'ya kadar ticari üreticilerin üretim materyalleri içerisinde birinci derecede yer
almıştır. Macaristan ve İngiltere'de de hibrit ebeveyn soylarının üretiminde ana kaynağı
bu iki ırk oluşturmuştur.
Geleneksel üretimde kullanılan değişik renklerdeki tavşanların yerini beyaz tavşanlar
almıştır. Bu durum pazarlamada yün rengi bakımından önemli olmuştur. 1970'lerden
itibaren kürkçüler kolay boyanması nedeniyle beyaz rengi tercih etmişlerdir. Aynı durum
bugün de geçerli olup beyaz kürk rengi en yaygın olanıdır. Aynı dönemde. üretim
tekniklerindeki ilerlemeler ile tavşan kürküne talebin düştüğu Avrupa'da, tavşanların
kesim yaşları düşürülmüştür. Ancak tavşanlar genç yaşta kesildikleri için derileri zayıf
olmuş, kıl dökülmesi de fazla olduğu için kürk kalitesi bozulmuştur.
Ekonomik tavşan üretimi yapanlar Avrupa'da bugün mekanik veya kontrollü
havalandırma uyguladıkları tavşan barınaklarında 200 -1000 tavşanla üretim
yapmaktadırlar. Dişi ebeveynler günde 15 -16 saat aydınlatılan barınaklarda tutulmakta
ve yılın bütün dönemlerinde üretim devam ettirilmektedir. Hayvanlar 1 - 4 katlı
kafeslerde büyütülmektedirler. Erkek ve dişi ebeveynler ayrı kafeslerde tutulmaktadırlar.
Kesime gidecek genç tavşanlar Fransa ve İspanya'da aynı kafes gözünde 5-10, İtalya'da
ise 3 - 4 hayvan olacak şekilde barındırılmaktadır. Kesime gidecek genç erkekler erginlik
yaşamdan önce satıldıkları veya kesildikleri ıçin kastre edilmezler. Bütün hayvanlar besin
maddelerince dengelenmiş ve pelet haline getirilmiş yemlerle beslenirler. İçme suları her
bir kafese otomatik dağıtılmaktadır. Aynı dönemde barındırma sistemleri ve yetiştirme
tekniklerinde de büyük ilerlemeler sağlanmış ve bu konuda üreticilere yatırımda destek
olan teknik organizasyonlar kurulmaya başlanmıştır.
Doğu ve Batı Avrupa ülkelerinin birçoğunda, (Polonya, Macaristan, Fransa, Belçika,
İtalya) bu yüzyılın ilk 40 ve 50 yılında geleneksel üretim şekli daha fazla olup, hala ulusal
tüketimlerinin önemli bır kısmı bu şekildeki üretimle karşilanmaktadır. Bu üretim şekli
Macaristan' da toplam üretimin % 90'ını, Fransa'da % 40'ını oluşturmaktadır. Bu üretim
birimleri 2 ile 12 dişi tavşandan ibaret olan küçük birimlerdir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Comments system
[facebook][blogger][disqus]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder