15 Temmuz 2014 Salı

tavşan evcilleştirme

İnsanlar, sığır, koyun, keçi, domuz ve tavuk gibi çiftlik hayvanlarını ilk çağlarda 
evcilleştirmiştir. Tavşanın evcilleştirilmesi ise son 1000 yıllık dönemden fazla değildir.
Güney Avrupa ve Kuzey Afrikanın bilinen yabani tavşanı Oryctolagus cuniculus’a M.Ö. 
1000 yıllannda İspanya kıyılarında rastlanmıştır. Romalılar döneminde tavşan oyun 
hayvanı olarak tanınmış, bu dönemde henüz evcilleştirilmemiş, M.Ö. 16 -27 yılları 
arasında taş duvarlarda ve parklarda bulunan resimlerden tavşanın yabani olarak 
avlanmada kullanıldığı ortaya çıkarılmıştır. Daha sonralan değişik ülkelerde tavşanın av 
hayvanı ve değişik inançlara kaynak olarak tanındığına ait kanıtlar bulunmaktadır. 16. 
yüzyıldan itibaren değişik tavşan ırkları tanınmaya başlamış ve kayıtlı ırkların kontrolü 
gerçekleştirilmiştir. 16. Yüzyılda Fransa, İtalya, Finlandiya ve İngiltere'de tavşan 
yetiştiriciliği hızla yayılmaya başlanmıştır. 1595 yılında tarımsal uğraş içerisinde grikahverengi (yabani), beyaz, siyah, siyah - beyaz ve Kül grisi tavşanlar tanınmıştır. 1906
yılında Oliver ve Serres tavşanları yabani, yarı yabani ve evcil tavşanlar olmak üzere üç TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
grupta sınıflandırmışlardır. Evcil tavşanlar bu dönemde duvarla çevrilmiş alanlarda veya 
parmaklıklar arasında yetiştirilmiş ve evcilleştirilmişlerdir.
19. yüzyılın başlarında tavşan yetiştiriciliği Batı Avrupa'da yayılmaya başlamıştır. Bu 
dönemde, Avrupanın dünyaya açılması döneminde değişik ülkelere tavşanın dağılmaya 
başladığı görülmüştür. Bu ülkelerden en önemlileri Yeni Zelanda ve Avustralya'dır.
Avrupada yetiştinciler et ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla iri cüsseli, iyi gelişen fakat fazla 
döl vermeyen tavşanları yetiştirmeyi tercih etmişlerdir. Tavşanlar, tavukların barındırıldığı 
yarı açık kümeslerde barındırılmışlardır. Üremeleri ekstansif bır yapı göstermiş, yılda 2-3 
doğum yeterli görülmüştür.
Günümüze kadar tavşanın kürk ve yün verimleri ortaya çıkmış, bunlardan ekonomik 
düzeyde gelir elde edilebileceği belirlenmiştir. Bu amaçla özellikle Fransada Şamapanya 
ırkı, diğer bazı ülkelerde ise Rex ırkı kürk verimi yönünde tanınmış ırklar arasında yer 
almıştır. 19. yüzyılın sonlarıyla 20 yüzyılın başlangıcında yapılan seleksiyon çalışmaları, 
hayvanların uygun çevre faktörlerinde yetiştirilmeleri , ırkların çoğaltılması ve 
mutasyonlar sayesinde tavşanlarda döl veriminde artışlar sağlanmıştır. Üreticiler 
yetiştirme derneklerini oluşturmuşlar, yetiştirme tekniklerinde ilerlemeler sağlanmış ve 
barınak içi hijyen şartları düzeltilmiştir.
Yetiştircilikte uygulanan standartlar, her bir ergin tavşanın erkek-dişi ayrı bölmede 
yetiştirilmesi şeklinde değiştirilmiş, kanibalizm ortadan kaldırılmıştır. Besi amaçlı genç 
tavşanlar birlikte yetiştirilebilmiş, bu durumda erkeklerin kastre edilmeleri daha iyi
sonuçlar vermiştir. Önceki yüzyılda olduğu gibi besleme aynı şekilde yeşil otlar ve taneli
yemlere bağlı olarak devam etmiş, besleme ile ilgili temel kriterler ortaya konulmaya 
başlanmıştır. İkinci dünya savaşı boyunca Avrupa'dan Japonya'ya kadar olan bölgelerde 
ortaya çıkan et yetersizliği döneminde tavşan üretimi ekstansif koşullarda devam 
etmiştir.
1950'lerde, Kuzey Avrupa ülkelerinde ve Japonya'da diğer etlerin daha uygun olduğunun 
kabul edilmeye başlanmasıyla tavşan eti üretiminde ani bir düşüş görülmüş, özellikle bu 
dönemde Güney Yarımküreden getirilen dondurulmuş sığır eti, üretimin düşmesinde en 
büyük etken olmuştur. Fakat insanları tavşan etini tanıyan Latin Avrupa ülkelerinde 
özellikle de Fransa'da tavşan üretimi bu dönemde de yaygınlığını sürdürmüştür. 
1950'lerin sonlarında Yeni Zellanda tavşanları A.B.D.'den getirilerek çok katlı tel 
kafeslerde ve besin maddelerince dengelenmiş pelet yemlerle Fransa ve İtalya'da yoğun 
bır miktarda üretilmeye başlanmıştır.
Aynı dönemde, o güne kadar bilinmeyen ve üretim teknikleriyle ortaya çıkan bazı 
hastalıklar (enteritis, solunum rahatsızlıkları) yayılmıştır.
Bu yeni teknikler, Kuzey İtalya ve Fransa'ya göre daha uygun iklim özelliklerine sahip 
olan Kaliforniya'da daha kolay uygulanmış, burada üretimde karşılaşılan hataların 
düzeltilmesıyle yeni üretim teknikleri hızlı bir yayılma imkanı bulmuştur. Özellikle açık 
barınakların kapalı olarak inşa edilmeye başlanması en önemli ilerlemelerdendir. 
Kafeslerin temizlenmesi ve yeşil yemlerin kafeste kuruması ile ilgili sorunların çözümü 
zaman almıştır. Birçok üretici kendi üretim birimlerinde değişik sistemleri deneme 
uygulamalarına girmişlerdir. 1960' ların sonları ile 1970' lerin başlarında yapılan 
çalışmalarla sütten kesim yaşı 8 haftadan 4 haftaya kadar düşürülmüştür. Doğumdan 
sonraki çiftleştirmeler sütten kesim öncesi çiftleştirmelerle değiştirilmıştir.
Aynı dönemde Yeni Zellanda ırkı ile bu ırkın birçok özellikler bakımından benzeri olan 
Kaliforniya tavşanları yayılmıştır. Geleneksel üretimde kullanılan Avrupa tavşan ırklarında 
(Burgundy Fawn, Şampanya, Büyük Flemish, Beyaz Termonde, İri Alman ve Ispanyol, İri TavsiyeEdiyorum.com Makale Kütüphanesi
Şinşilla) azalma görülmüştür. Bunda en büyük etken, bu ırkların ergin olarak kafeslerde 
barındınlamayacak kadar iri cüsseli olmaları ve Beyaz Yeni Zellanda ve Kaliforniya ırkları 
gibi kafeste yetiştiriciliğe adapte olamamalarıdır.
Fransız ve İtalyan üreticiler ilk olarak Beyaz Yeni Zellanda ve Kaliforniya tavşanlarının 
İngiltere'den ithal etmeye çalışmışlardır. Fransa'da, bu iki ırkın kombinasyonu ile 
geliştirilmiş özel verim yeteneğine sahip hibrit soyları üretilmiştir. 197O'lerin sonlarında, 
bu hıbrit ebeveyn soyları melezlenmek suretiyle Fransa'dan İtalya, İspanya, Belçika ve 
Almanya'ya kadar ticari üreticilerin üretim materyalleri içerisinde birinci derecede yer 
almıştır. Macaristan ve İngiltere'de de hibrit ebeveyn soylarının üretiminde ana kaynağı 
bu iki ırk oluşturmuştur.
Geleneksel üretimde kullanılan değişik renklerdeki tavşanların yerini beyaz tavşanlar 
almıştır. Bu durum pazarlamada yün rengi bakımından önemli olmuştur. 1970'lerden 
itibaren kürkçüler kolay boyanması nedeniyle beyaz rengi tercih etmişlerdir. Aynı durum 
bugün de geçerli olup beyaz kürk rengi en yaygın olanıdır. Aynı dönemde. üretim 
tekniklerindeki ilerlemeler ile tavşan kürküne talebin düştüğu Avrupa'da, tavşanların 
kesim yaşları düşürülmüştür. Ancak tavşanlar genç yaşta kesildikleri için derileri zayıf 
olmuş, kıl dökülmesi de fazla olduğu için kürk kalitesi bozulmuştur.
Ekonomik tavşan üretimi yapanlar Avrupa'da bugün mekanik veya kontrollü 
havalandırma uyguladıkları tavşan barınaklarında 200 -1000 tavşanla üretim 
yapmaktadırlar. Dişi ebeveynler günde 15 -16 saat aydınlatılan barınaklarda tutulmakta 
ve yılın bütün dönemlerinde üretim devam ettirilmektedir. Hayvanlar 1 - 4 katlı 
kafeslerde büyütülmektedirler. Erkek ve dişi ebeveynler ayrı kafeslerde tutulmaktadırlar.
Kesime gidecek genç tavşanlar Fransa ve İspanya'da aynı kafes gözünde 5-10, İtalya'da 
ise 3 - 4 hayvan olacak şekilde barındırılmaktadır. Kesime gidecek genç erkekler erginlik 
yaşamdan önce satıldıkları veya kesildikleri ıçin kastre edilmezler. Bütün hayvanlar besin 
maddelerince dengelenmiş ve pelet haline getirilmiş yemlerle beslenirler. İçme suları her 
bir kafese otomatik dağıtılmaktadır. Aynı dönemde barındırma sistemleri ve yetiştirme 
tekniklerinde de büyük ilerlemeler sağlanmış ve bu konuda üreticilere yatırımda destek 
olan teknik organizasyonlar kurulmaya başlanmıştır.
Doğu ve Batı Avrupa ülkelerinin birçoğunda, (Polonya, Macaristan, Fransa, Belçika, 
İtalya) bu yüzyılın ilk 40 ve 50 yılında geleneksel üretim şekli daha fazla olup, hala ulusal 
tüketimlerinin önemli bır kısmı bu şekildeki üretimle karşilanmaktadır. Bu üretim şekli 
Macaristan' da toplam üretimin % 90'ını, Fransa'da % 40'ını oluşturmaktadır. Bu üretim 
birimleri 2 ile 12 dişi tavşandan ibaret olan küçük birimlerdir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Comments system

[facebook][blogger][disqus]